SALİH BABA DİVANI
1. Bölüm
Bed olunsun besmeleyle hamdeleyle evsati
Salavatullah hatm olunsun bula canlar izzeti.
Çok salât ile selam olsun Resulü Ahmed’e
Bu kadar isyan ile bizlere demiş ümmeti.
Sadhezaran âlini evladını ashabını
Fatiha’yla yâd edelim kıla Hak çok rahmeti.
Car-ı Yarı ol Ebu Bekr-u, Ömer, Osman, Ali
Sayesinde anların buldu bu İslam kuvveti.
Geldi bunca âlim-u fazıl meşayıh kâmilin
Hep meratib üzredir bu âlemin devriyyeti.
Sani’in sun’unda cümle mest-u hayran oldular
Seyr edip vahdet yüzünden görmediler kesreti.
Ehl-i dünyayı görüp bir bir temaşa ettiler
Hep esir etmiş oları hubb-ı dünya illeti.
Cümle âlem kabza-i kudrettedir çün gördüler
Her biri bir alet olmuş dönderir bu fulketi.
Gördüler kim içlerinde bazı dertliler gezer
El çekip işbu cihandan eylemişler uzleti.
Çıkmağa derban bırakmaz cenge yok takatleri
Na-tuvan olmuş çeker bunlar bela-yı mihneti.
Her tarafı devrederler Mürşid-i rabbaniler
Anları kurtarmak içindir oların hizmeti.
Varis-i Ahmed olar can derdinin dermanıdır
Her marizin derdine göre verirler şerbeti.
Ekseri nakşında kaldı görmedi Nakkaş’ını
Ehl-i irfanın bilinmez oldu kadri kıymeti.
Hamdulillah gezmedikse Hind’i Bağdad’ı Yemen’i
Hak nasib etti bize zi-kadri âli-himmeti.
Pir-i Sami Hazretini bize irsal eyledi
Beldemiz kıldı münevver ref olundu zulmeti.
Kuvve-i kudsiyyesiyle cümle irşad eyledi
Kim ki destinden tutup sıdk ile kıldı biati.
Hem şeriat hem tarikat hem hakikat kâmili
Hakk ile icra edip eyler bu yolda gayreti.
Kabiliyyet bizde olmazsa meşayih neylesin
İster ise mürşidi olsun Muhammed Hazreti.
Salihem şeyhim Muhammed Pir-i Sami’dir benim
İstemem bundan ziyade devlet ile rifati.
2. Bölüm
Eğer pirim bana eylerse himmet
Zuhura getirem birkaç meani.
O’dur aslım benim fer’i mukayyed
O’dur dil şehrinin nuru imanı.
Görünür cephesinde nur-u Ahmed
Olardır varis-i peygamberani.
Olar kaim-makam-ı Mustafa’dır
Olardır şehr-i ilmin pasubanı.
Olar can ilinin bülbülleridir
Bütün olmuş oların asiyanı.
Oların ruhlarının yok kararı
Dolaşırlar zemini asumanı.
Olar bu âlemi devran ederler
Ararlar derde düşen na-tuvanı.
Bular bu âlemin hem berzahında
Esir etmiş durur çok pehlivanı.
Kişiye dert büyük sermayedir bil
Düşürür yola ahir karubanı.
Heva-yı nefsine tabi olanlar
Bular kande bulur daru’l-emanı.
Alamazlar özün nefsin elinden
Beşerdir daim ol eyler ziyanı.
Ömür bir cevherdir kadri bilinmez
Sakın gafletle geçirme zamanı.
Cihanda şimdi kâl ehli çoğaldı
Söz ile kandırırlar çok civanı.
Sürüyü büsbütün kendileri yer
Ederler maskara her dem çobanı.
Bular benzer koyun başlı kilaba
Buların dünyadır dini imanı.
Sefinen yok ise kalma karada
Ara bul sen dahi bir keştibanı.
Hüda hazır diye ikrar edersin
Kimin yanında söylersin yalanı.
Ya dersin bir-durur Hallak-ı âlem
Beğenmezsin filan oğlu filanı.
Benim gözümde görürsün hilali
Senin gözünde görmezsin giranı.
Helak etmek dilersin mar-ı nefsin
Ya sen beslersin ol ejder yılanı.
Eğer derdin olaydı ey birader
Bulurdun sen de bir Hızr-ı zamanı.
Hakikat güllerin görmek dilersen
Arayıp sen de bul bir bağcevanı.
O kim ama-durur cesm-i basiri
Göremez Pir-i Sami gibi canı.
Cihanda Mürşid-i Rabbani Ol’dur
Der’i asilerin daru’l-emanı.
Kamu dertlilerin dermanı Ol’dur
Bu asrın hem O’dur kutb-ı zamanı.
Füyuzatı erişir şarka garba
Sarıpdır nisbeti cümle cihanı.
Medet pirim benim ol dest-i girim
Ziyalandır kulub-ı aşıkanı.
Seni Hak bilmeyen ol gecreviler
Buluğa ermez anların imanı.
Kelam-ı Hakk’a guş olmayanlar
Alamaz himmeti feyz-i pirani.
Senin sayende Salih’tir bu Salih
Ki senden gayrı yoktur mihribanı.
Derunum pak edip hubb-ı sivadan
Münevver eylemek şanındır anı.
Bu ten-i Yakub’un ref et hicabın
Görünsün Yusuf’un vuslat nişanı.
3. Bölüm
Erişti himmet-i şeyhim inayet eyledi Mevla
Açıp “la” perdesin gördüm kamusu “mazhar-ı illa”.
Huve’l-Evvel Huve’l-Ahir Huve’l-Batın Huve’z-Zahir
Huve’r-Rahim Huve’l-Kahir Huve’l-Ferd u Huve’l-Mevla.
“Ve in min şey’in illa” dan meğer kim olmadın âgah
Kuru dava ile kaldın çürüttün ömrü vaveyla.
Ki sen ol nur-ı Ahmed’ken Ahad’den vahidiyyetken
Dahi sırr-ı huviyyetken kalasın âlem-i sufla.
Yalancı nefsimi bildim büyük düşman imiş gördüm
Kulub-ı mutmain oldum bu âlem oldu hep me’va.
Bilindi “kuntu kenz” sırrı açıldı perde-i zulmet
Görürem bu cihan halkı kimi Mecnun kimi Leyla.
Elinde var iken fırsat, geçirme idegör gayret
Tutagör bir yed-i kudret olunsun menzilin bala.
Tena’um içre cennetten celali kahrına düştün
Yedi tamuya bend oldun düşün bir mebdein ara.
Tenin toprak canın sudur nefis bad-ı hevadandır
İyi bil narıdır ruhun medet ermek dile nura.
Şeri’at payine bend ol hakikat rahına azm et
Bulup bir Mürşid-i kâmil bu derdin çaresin ara.
Pir-i Sami gibi şahı bulup sıdk ile kıl ahı
Acar ol müstakim rahı eriştirir seni yara.
Ayırma Salih’i ya Rab Muhammed şeyh-i Sami’den
Ağardı lihyemiz şahım velâkin kalbimiz kara.
4. Bölüm
Sen sana gel ey gönül kılma hased kibr-u riya
Bu sıfatlarla tahalluk eden oldu eşkıya.
Sıdk ile biat kılıp oldun mu ümmet Ahmed’e
Kuru laf ile geçirip ömrü kaldın süfliya.
“Evvelu ma halakallahu ruhi”dedi Resul
Hem sahih ahbarla buyurdu hadis-i kudsiya.
Ummu’l-ervah olduğıycun zatını setr eyledi
Hem “Kuli’r-ruhu min emr-i Rabbi”geldi kafiya.
Akl-ı evvel’dir Muhammed Akl-ı Küll’ün mazharı
“Evvelu ma halakallahu li akl” sahib hayâ.
Hem buyurdu “Evvelu ma halakallahu Levh el-kalem”
Sure-i “Nun ve’l-kalem”den anlayıp kıl fehmiya.
Alem-i ama’da iken esmalar (oldu) tamam
Hak buyurdu “ya habibim kuntu kenzen mahfiya”.
Hem “Fe ahbebtu “anın şanında buyurdu Ahad
“Ahsen-i takvim” habibim dedi “sensin” Kibriya.
Mazhar-ı nur oldu Ol nur hayâdan terledi
Cebhesi vech-i terinden geldi cümle enbiya.
Zatı ilmin mazharıdır kâinatın mefhari
Yüzünün nurundan aldı şems ile encum ziya.
Gözleri nur-ı basardır “Kabe kavseyn” kaşları
Vechi mirat-ı Huda’dır “kun fe-kan”ın sehriya.
Dişleri dürr u mücevher lebleri ab-ı hayat
Nefhası Ruhu’l-Kudus’dur ruhleridir münteha.
“La nebiyye ba’di” buyurdu Hatemu’l-Murselin
Oldu anın ayağı tozu al ile tutiya.
Kâinatın mebdeidir sırr-ı Hakkın mahremi
Geldi hakkında Anın “Ve’s-sems”u “ve’n-necmi heva”.
Parmağıyla cun işaret kıldı mah etti nüzul
Şakk olundu secde kıldı şod muti-i mahiya.
Tuttu dünyayı Muhammed ümmeti şark ile garb
Geldi bunca âlim-u zahid, meşayih, asfiya.
Oturup taht-ı hilafet üstüne varisleri
Âlem-i mülk-i bekaya gitti bunca evliya.
Hamdulillah bize irsal etti Hak bir kâmili
Mürşidimiz Hazret-i Şeyhim Muhammed Samiya.
Destigir ol Salih’e dünya ve mafihada Sen
Kıl sefa’at hürmetine Pir-i A’zam Nakşiya.
5. Bölüm
Bu fani dünyayı gezdim dolaştım
Aslımdan bir haber veren yok bana.
Çok erenler sohbetine ulaştım
Aslımdan bir haber veren yok bana.
Hak-i bad-u ab-ı ateş bünyadım
Suret-i beşerde âdemdir adım.
Bilmem cinni miyem yoksa div-zadım
Aslımdan bir haber veren yok bana.
Ben de bu derd ile iflah olmazam
Ruz-u seb ağlaram bir an gülmezem
Kanden gelip gideceğim bilmezem
Aslımdan bir haber veren yok bana.
Arada söylenir bunca kil-u kal
Çokları özsüzdür çıkmaz bir meal
Söyleyip dinlemek büyük bir vebal
Aslımdan bir haber veren yok bana.
Acaib kalmışam işbu insana
Ekseri dönmüşler vahşi hayvana
Ya ben mecnun yahut anlar divane
Aslımdan bir haber veren yok bana.
Abd-i Hak beyninde yüzbin hicab var
Her hicabda yüzbin sual cevap var
Burada inceden ince hisab var
Aslımdan bir haber veren yok bana.
“Men aref” sırrına vakıf olmadım
Çok muhbire vardım haber almadım.
Hergiz bundan eşed bir dert görmedim
Aslımdan bir haber veren yok bana.
Yetmişüç fırkanın ser-tacı benem
Kangısına sorsam der “naci benem”
Bildim ki cümlenin muhtacı benem
Aslımdan bir haber veren yok bana.
Heva-yı hevesden ayık olmadım
Asla bir amele faik olmadım
Esrar-ı pirime layık olmadım
Aslımdan bir haber veren yok bana.
Azdan az bulunur dünyada kemal
Nicesi eblehtir nicesi eçhel
Kangısına sorsam der “ben mükemmel”
Aslımdan bir haber veren yok bana.
Bir dar-ı meşakkat mülk-i fenadır
Su üzre kurulmuş dipsiz binadır
Basiret ehline ibret-nümadır
Aslımdan bir haber veren yok bana.
Sana geldim pirim Muhammed Sami
Sensin bu cihanın kutb-u imamı
Def eyle gönlümden işbu gamamı
Aslımdan bir haber veren yok bana.
Nefsim bana çok eyledi inadı
Felek sillesini bende sınadı
Kırıldı Salih’in kolu kanadı
Aslımdan bir haber veren yok bana.
6. Bölüm
Cemalin arzı kılmazsa dilara
Derunumda sağalmaz işbu yara
Hevaya gitti ömr-i nazeninim o
İki âlemde kaldım bahtı kara.
Bela bahrinde gark oldu sefinem
Ümit kalmadı çıkmağa kenara.
Erenlerden bana olmadı imdat
Mukadder böyle yazılmış ne çare.
Aman dedikçe yaman oldu halim
Visale çare yok ol gülizara.
Cefadan gayrı görmedim safasın
Acep bilmem ki n’etdim ben o yara.
Mukadder olmaz imiş la-yugayyer
Ne hâsıl gezmeden Belh’i Buhara.
Der-i Sami’ye geldim ilticaya
Dedim kıl merhamet bu ihtiyara.
Ki bende kalmadı hergiz liyakat
Mukabil olmağa bu nefs-i mara.
Pirinden himmeti bol iste Salih
Seni Mevla bu gafletten uyara.
7. Bölüm
Bir noktada pinhan imiş
Gör neyledi bu dert bana
Ol can içinde can imiş
Gör neyledi bu dert bana
Oldu bu dert devlet bana
Vahdet bağında andelip
Olmuş iken kaldım garip
Bu dert bana oldu nasip
Gör neyledi bu dert bana
Oldu bu dert devlet bana
Üç kere doğdum aneden
Kurtulmadım efsaneden
Usanmışam bu haneden
Gör neyledi bu dert bana
Oldu bu dert devlet bana
Bıraktım ad-u sanımı
Ben ararım cananımı
Çok görmeyin noksanımı
Gör neyledi bu dert bana
Oldu bu dert devlet bana
İlletle ma’zur olmuşam
Kıllet ile hor olmuşam
Halk içre menfur olmuşam
Gör neyledi bu dert bana
Oldu bu dert devlet bana
Cakmağ-ı aşkı çakmısam
Raz-ı derunum yakmışam
Benliğimi bırakmışam
Gör neyledi bu dert bana
Oldu bu dert devlet bana
Elde kemanını tutar
Bağrım gözedir tir atar
Oldu ciğer neyden beter
Gör neyledi bu dert bana
Oldu bu dert devlet bana
İsmail’em bağlı elim
Kementlidir payım belim
Ben iverim kurban olim
Gör neyledi bu dert bana
Oldu bu dert devlet bana
Yandırdı Nemrut narını
İbrahim’in gül zarını
Ol dosta verdi varını
Gör neyledi bu dert bana
Oldu bu dert devlet bana
Görün Mesiha neyledi
Doğmazdan evvel söyledi
Çok mürde ihya eyledi
Gör neyledi bu dert bana
Oldu bu dert devlet bana
Görün Muhammed neyledi
Mah’a işaret eyledi
Pişmiş kuzular söyledi
Gör neyledi bu dert bana
Oldu bu dert devlet bana
Geldi hakikat erleri
Vahdet ilinin sirleri
Mülk-ü beka serverleri
Gör neyledi bu dert bana
Oldu bu dert devlet bana
Her ilme şamil Samiya
İlmiyle amil Samiya
Mürşid-i kâmil Samiya
Gör neyledi bu dert bana
Oldu bu dert devlet bana
Vaktin imamı Sami’dir
Kutb-ı zamanı Samidir
Salih gulam-ı Samidir
Gör neyledi bu dert bana
Oldu bu dert devlet bana
8. Bölüm
Pir-i Sami gel eriş sen dade Allah aşkına
Nefs elinden kıl bizi azade Allah aşkına
Pir-i Tagi hürmetiycun kıl terahhum bizleri
Gel bırakma bizleri ilhada Allah aşkına
Bu fena gülzarı içre kalmışız hayvan-sıfat
İşte geldik sahib-i irşada Allah aşkına
Nefs-i hayvanın esiri olmuşuz kurtar bizi
Koyma bizi berzah-ı süflada Allah aşkına
Bağ-ı vahdet güllerisiz goncanız solmaz sizin
Andelibra gelmişiz feryada Allah aşkına
Tesneyiz sed eylemiş derban hayatın yolların
Zulfikarı cek eriş imdada Allah aşkına
Hak ayan iken velâkin yok basiret aynımız
Kalmışız biz alem-i a’mada Allah aşkına
Pir-i Sami Hazretine ilticaya gelmişiz
Hukm eder nisbetleri Bagdat’a Allah aşkına
Pir-i Tagi şeyhimizin şeyhidir hem Saliha
Ruz-u şeb gözler bizi me’vada Allah aşkına
9. Bölüm
Gam günümdür gel eriş sultanım Allah aşkına
Küstün ise tez barış hübanım Allah aşkına
Hasretinden yandı cismim ciğerim oldu kebap
Sakiya sun badeyi atşanım Allah aşkına
Bu derunum bir aceb derde giriftar eyledin
Ruz-u şeb bu zar ile giryanım Allah aşkına
Derd ile Eyyub’u geçtim hasret-i Yakub’u da
Kande göster Yusuf-ı Kenan’ım Allah aşkına
Ah-u zarım duysa rahipler cilipadan geçer
Pute-i aşkında yandır canım Allah aşkına
Nutkun enfas-ı Mesiha nur-ı Ahmed’dir özün
Gizleme hep sendedir dermanım Allah aşkına
Destigirim olmaz isen Hazret-i Pirim benim
Berri bahri yandırır efgânım Allah aşkına
Çektiğim derdi belayı Şeyh-i San’a çekmedi
Söyle açsın babımı derbanım Allah aşkına
Ben de Eyyub’un belasın sevdiğimden çekmişem
Bir canım var al sana kurbanım Allah aşkına
Gezdi Salih senden özge bulmadı hazık-tabip
Pir-i Sami ol benim Lokman’ım Allah aşkına
10. Bölüm
Evvela derdi kazanıp sonra gel derman ara
Bahr-i aşkı nuş ediben abı yok umman ara
Bu beşer nefsin elinden kurtaramazsın özün
Bir velinin gönlüne gir mekteb-i irfan ara
“Men aref” sırrına vakıf olmak istersen eğer
“Kulli şey’in halikun” de nefha-i Rahman ara
Kil-u kal ile geçirme ömrünü ey müddei
Nutk-ı Ahmed’den zuhur-ı Hazret-i Kur’an ara
Evvela kıl hane-i dilde gaza-yı ekberi
Pak edip beyti sanemden Hızrı ves mihman ara
Hem büyük put benliğindir kesemezsin başını
Pire teslim et özün bir mürşidi bürhan ara
Derdi olmayan tabip dükkânına basmaz kadem
Hasret-i hicrana yanıp Hazret-i Lokman ara
Gir Tarik-i Nakşibend’e can-u dilden hadim ol
Pir-i Sami Hazreti’nden haddi yok ihsan ara
Dest-i kudret destini bil nur-ı Ahmed zatını
Sıdk ile salik oluben arşa dek seyran ara
Hep ledünnidir kelamı varis-i Ahmed’dir Ol
Cephesinde gör cemali Yusuf-ı Kenan ara
Söyleyen Salih’dir amma söyleten Sami’durur
Bulmak istersen birader böyle bir sultan ara
11. Bölüm
Berzahta kalır ermez ise bu garip insan
Envar-ı Muhammed ile enfas-ı Mesiha
Ah eyle gönül belki Huda eyleye ihsan
Envar-ı Muhammed ile enfas-ı Mesiha
Bu ikisidir zübde-i esrar-ı hakikat
Bir kâmile irgur var ise sende hamiyet
Bu ikiden izhar olur esrar-ı hüviyyet
Envar-ı Muhammed ile enfas-ı Mesiha
İster isen vuslatı derun ile ara
Kıllet ile zillet ile dert ile ara
Nutkeyler olara erse seng ile hara
Envar-ı Muhammed ile enfas-ı Mesiha
Tevrat ile İncil u Zebur Kaf ile ara
Bu derde düşen zümre-i esnaf ile ara
Bunlar ile erişirsin vuslat-ı yara
Envar-ı Muhammed ile enfas-ı Mesiha
Esmalarına emr edip ol Kadir-u Mennan
Bir “Ahsen-i takvim” le yaratıldı bu insan
Ol surete nefh eylediği Nefha-i Rahman
Envar-ı Muhammed ile enfas-ı Mesiha
Bil fer’indir âlemde olan nur ile ervah
Hep cümle maadin ile zi-ruh olan esbah
Aynı da değil gayrı değil ol buna agâh
Envar-ı Muhammed ile enfas-ı Mesiha
Ger ister isen sözlerime hücceti bürhan
Meydanda durur Hazret-i Sami gibi sultan
Can ile gözü sem’i sözü vech ile yeksan
Envar-ı Muhammed ile enfas-ı Mesiha
Bundan geri Salih dahi sen olma mukedder
Sami gibi bir sultanı hem kıldı müyesser
Takdir-i ezel sana da olmuştur mukadder
Envar-ı Muhammed ile enfas-ı Mesiha
12. Bölüm
Söz ile bir kalbe doğmaz ledünni
Bütün azaları dil olmayınca
Nefs-i emmarenin bilinmez fendi
Gönül şehri bahr-ı Nil olmayınca
Söz ile bulunmaz bir sadık muhib
Derde düşmeyince aranmaz tabip
Her bir şukufeye konmaz andelib
Mademki içinde gül olmayınca
Her bir aşık vasıl olmaz yarına
Berdar olmayınca vuslat darına
Pervane-veş düşüp aşkın narına
Mansur gibi yanıp kül olmayınca
El çek mâsivadan bırak bu câhı
Raz-ı derunundan eylegil âhı
Canan illerinin açılmaz râhı
Varıp bir kâmile kul olmayınca
Pir-i Sami gibi sahib-irşadı
Bulup kapısında kılak feryadı
Hiç birimiz bulamazık necatı
Bizim delilimiz Ol olmayınca
Salih bu sözlerin yalan olamaz
Her beşer suretli insan olamaz
Her bir kimse ehl-i irfan olamaz
Kırk yerden yarılmış kıl olmayınca
13. Bölüm
Hazret-i pirimden olaldan munib
Zahir oldu çok alametler acib
Ten senin bu can senin canan senin
Benliğim kaldır aradan ya Mucib
Yusuf-u cananıma irgur meni
Hüsn-ü ruhsarına eyle andelib
Dest-i pirimden içirip badeyi
Cur’a-i vahdet meyinden kıl nasip
Defter-i uşşaka kaydet adımı
Hürmetine Mefhar-i âlem Habib
Pir-i Sami Hazretin ya Rabbena
Bu derunum derdine eyle tabip
Senden özge yok enisim ya İlah
Salih’i bırakma bu yerde garip
14. Bölüm
Dâd elinden ey gönül kıldın bana cevr ü itâb
Yandırıp râz-ı derûnum bağrımı kıldın kebâb
Çokları nûr-u cemâlinle müşerref eyledin
Ağladıkça ben kaçındın yüzüne çekdin nikâb
Her belâ çevgânına karşı tutup bu boynumu
Bu vücûdum şehrini baştan başa kıldın harâb
İstedikçe vuslatı ferdaya saldın sen beni
Hasret-i hicran odundan var mı artık bir azâb
Serseri gezme cihanda sen sana gel ey gönül
Bir gün olur başına döner bu etdiğin dolâb
Pîr-i Sâmî Hazretine ilticaya gelmişem
Sun bize vahdet meyinden bir kadeh memlû şarâb
Sırr-ı vahdet âlemine eyle mahrem bizleri
İyd-ı vuslat günleridir aradan kalksın hicâb
Sâlih’em Leylâ-sıfat bir dilberin Mecnûnuyum
Perdeyi yüzden götür ey mazhar-ı âlî-cenâb
15. Bölüm
Hüdanın lütfu ihsanı şeri’at
Marizin cümle dermanı şeri’at
Dahi hem “kuntu kenz” in mebdeinden
Giyuben şekl-i nurani şeri’at
Dahi Hayy isminin hem mazharıdır
Odur hem umm-i ruhani şeri’at
Müdebbir isminin hem cevheridir
Behistin huri gılmanı şeri’at
Kalem şakk oldu ilm-u hikmetinden
Yazıldı cümle elvan-ı şeri’at
Yazıldı levh-i mahfuza seraser
Kamu esrarı ayanı şeri’at
Dahi Musa’ya nutk etti şecerden
Asadan yardı ummanı şeri’at
Ki ismail kıluben inkıyadı
Erişti kebsi kurban-ı şeri’at
Dahi esrarı nur-u Mustafa’dır
Kılan izhar-ı Kur’an’ı şeri’at
Dahi mi’raca teşrifinden Ahmed
Delili akl-ı furkan-ı şeri’at
Hicablar ref olup “Nurun ala nur”
Hitab-ı nur-u Rabbani şeri’at
Hem otuz iki harfin aslıdır ol
Kelamın bahri ummanı şeri’at
Ki ansız bir nebi gelmez zuhura
Asası elde burhanı şeri’at
Hakikat hafızı div-i recimden
Alır berzahdan insanı şeriat
Hakikat ehlinin hem muktedası
Kamu ebrarın imanı şeri’at
Hakikat lubbu esrar-ı kelamdır
Zuhura getiren anı şeri’at
Hakikat ruhudur hem evliyanın
Dahi ecsam ile canı şeri’at
Hakikat mazharı hem ism-i zattır
Sıfatın cümle burhanı şeri’at
Hakikat gerci kim şems-i Huda’dır
O şemsin mah-ı tabanı şeri’at
Hakikat ehlinin yoktur nişanı
İmaret eden ekvanı şeri’at
Hakikat kenzinin miftahı oldur
Dahi hem hısnı derbanı şeri’at
Hakikat ehlinin düşmanı çoktur
Olubdur şah-ı merdanı şeri’at
Anı bilmezse kimse Hakkı bilmez
Usatın darul emanı şeri’at
Hakikat alemi kenz-i hafidir
Açıktır cümle meydan-ı şeri’at
Hakikat semtine ilka eder ol
Kamu ehl-i muhibbanı şeri’at
Cemi-i alemi kılmış ihata
Dahi hem ars-ı rahmani şeri’at
Yürütür hükmünü şark ile garba
Hüdanın emri fermanı şeri’at
Hakikat halidir hem evliyanın
Kamu efali ayanı şeri’at
Kulub-ı evliyadır asiyanı
Kurulmuş tahtı sultanı şeri’at
Sakın her mürşide varma hazer kıl
Görürsen anda noksan-ı şeri’at
Sakın nefsim hevaya tabi olma
Sen anı sanma kim fani şeri’at
Varıp dergah-ı Samide gulam ol
Kılan icra O’dur san-ı şeri’at
Hakikat Murşid-i Rabbani Ol’dur
Kamu hubbu suhandanı şeri’at
Hakikatten beyan eyler meani
Kamu tevili tıbyanı şeri’at
Dahi ismi Muhammed Şeyh-i
Sami Lisanından eder ceryan şeri’at
Recası Salih’in budur Pirinden
Kılam icra-yı hakkani şeri’at
16. Bölüm
Şeş ciheti baştan başa kaplamış
Gelir her taraftan hu-yı muhabbet
Hal-i hindu askerini toplamış
Sarmış haddin ile muy-ı muhabbet
Bülbüle çektirir ah ile zarı
Pervaneye daim gösterir narı
Mecnun’un Leyla’sı Mansur’un darı
Ezelden böyledir huy-ı muhabbet
Pirimden arz etmiş hub-cemalini
Gönlüne dere etmiş hep kemalini
Dilinden şerh eyler her bir halini
Dağılır Sami’den buy-ı muhabbet
Gah kendini gizler girer ebcede
Gahi ebru ile ayn-ı esvede
Gahi de aks eder sab-ı emrede
Anlardan gösterir ruyu muhabbet
Gahi sultan olur gahi dilenci
Gahi doğru olur gahi yalancı
Gahi tüccar olur gahi talancı
Gezer ili hem çarşıyı muhabbet
Gah ahdine vefasını gösterir
Gah Salih’e safasını gösterir
Gah şiddetle cefasını gösterir
Yaklaştıkça yarin köyü muhabbet
17. Bölüm
Haddini bil müddei gel etme her can ile bahs
Barı boncuk olan etmez durr u mercan ile bahs
Arifin her bir kelamı hücceti burhan ile
Kuru da’va ile olmaz ehl-i irfan ile bahs
Sen yalancı nefs elinden kurtaramazsın özün
Na-münasib eylemeklik kamil insan ile bahs
Marifetden dem vurursun belde zünnarın durur
Kesmeden zünnarını eylersin iman ile bahs
Geçti ömrün nefsin ile etmedin bir gün cihad
Ruz-u şeb etmek dilersin şah-ı merdan ile bahs
Pir-i Sami Hazretine eylemezsin biatı
Bi-edeb etmek dilersin öyle sultan ile bahs
Salih’em şeyhim güneştir ben anın bir zerresi
Zerre hic eyler mi asla şems-i taban ile bahs
18. Bölüm
Senin hasret firakındır benim giryanıma bais
Senin vuslat şarabındır benim bürhanıma bais
Cemalin kıblegahımdır nazargah-ı ilahımdır
Benim hep dud-ı ahımdır kamu efganıma bais
Senin aşk-ı hayalinden kayırmam çektiğim derdi
Cemalin arz(ı) kılmazsın nedir noksanıma bais
Kamu bu alemin aslı muhabbetden değil midir?
Nedir kahr-ı celal icre dil-i viranıma bais
Cefadan kaçmaz aşıklar senin hüsnün visalinden
Firak-ı infisalindir ciğer-suzanıma bais
Pirimiz sevrerimizdir Muhammed Hazret-i Sami
Anın nur-ı cemalidir benim dermanıma bais
Kulubum eyledi ihya munevver kıldı dil şehrin
Anın enfası kudsidir benim irfanıma bais
Menem Salih hulus ile gulam oldum kapısında
Memat iken hayat buldum olup divanıma bais
19. Bölüm
Ey birader derd-i aşka mübtela olmak da güç
Suret-i insanide hayvan-sıfat kalmak da güç
Bağrımın kanı kurudu ciğerim oldu kebab
Hasret-i hicran oduna her zaman yanmak da güç
Derd nedir derman nedir ya ben beni bilmem neyin
Nar-u nurun berzahında sararıp solmak da güç
Nur-u Ahmed’dir özüm dürr-ı yetimi bendedir
Bu beşer nefsin elinden anı kurtarmak da güç
Gevher-i nefsimi yutmuş bir amansız ejdeha
Bi-basar marın elinden şeb-cerağ almak da güç
Muttakiler kisvetine muddetler girdiler
Muhtefi oldu erenler arayıp bulmak da güç
Bahriler ummana daldı pek coğaldı dehriler
Öyle mülhidler ile bahs-i dine dalmak da güç
Hep hatiatın büyüğü hubb-ı dunya bilirem
Anı terk etmek de güc pek kipce sarılmak da güç
Öyle bir derde giriftar olmuşum alemde kim
ittisale çare yokdur dahi ayrılmak da güç
Hane-i dil cennet-i irfana dahil olmadan
Ar-u namus şişesini taşlara çalmak da güç
Pir-i Sami gibi sultana kılalım iktida
Keştibansız fulkumuzu engine salmak da güç
Derdimi defter edip sultanıma arz eylesem
Ol bilirken cümle halim arz-ı hal sunmak da güç
Hamdulillah böyle bir sultana hadim olmuşam
Salihem sıdk ile şahım hizmetin kılmak da güç
20. Bölüm
Esir-i nefse kul oldun yeter gel bu nevadan geç
Bu ömrü kil-u kal ile çürüttün bu sivadan geç
Yediğin su ile toprak kamu giydiklerin nardır
Bu alem aşiyandır gel bırak berzah yuvadan geç
Gel ey sufi kıl insafı bırak gel Zeyd ile Amr’ı
Geçirme yok yere ömrü hased kibr-u riyadan geç
Yalancı nefse kul olma düşün bir mebde-i aslın
Bulup bir mursid-i kamil bütün bey’u sira’dan geç
Bulup Sami gibi şahı görürsün ulu dergahı
Olup her ilme agahı kamu ağ-u karadan geç
Cihanın yaz-u kışın gör ne etmiş Perver işin gör
Heman sen kendi işin gör misifirsin buradan geç
Heman ref idegör varlık hicabın sen dahi Salih
Görünsün sana vahdet afitabı maceradan geç
21. Bölüm
Giriftar-ı aceb sevda-yı aşk oldun mu sen Salih
İçip vahdet meyinin çur’asın kandın mı sen Salih
Heva-yı nefsine tabi olup gaflette mi kaldın
Firak-ı hasret ile sararıp soldun mu sen Salih
Eriştin mi bu alemde aceb bir himmet ehline
Kuru da’vayile ömrün geçirup kaldın mı sen Salih
Ömür sermayesini cümle kil-u kale sarf ettin
Kulub-ı arifan ile aceb doldun mu sen Salih
Bağırtlak gibi illerde gezip avare mi kaldın
Olup Ferhad bu benlik dağını deldin mi sen Salih
Biraz kutta-ı rahilerle ömrün zay’e mi verdin
Pir-i Sami gibi şahı varıp buldun mu sen Salih
Der’i asilerin daru’l-emanıdır bila-şübhe
Kılıp biat aceb sıdk ile kul oldun mu sen Salih
Riya ile olan amel seni nardan halas etmez
Aceb ismin gibi bilmem amel kıldın mı sen Salih
22. Bölüm
Derunun derdini her yerde açma
Sabr eyle bu yolda olmagil ilhah
Gizle esrarını meydana saçma
Her yerde açılıp olma sen serrah
Rah-ı mustakimi bırakma elden
Evradı ezkarı terk etme dilden
Sıdk ile kulluk et can-u gönülden
Çok feth-i bab eyler Ol Gani Fettah
Bir tabib-i hazık Lokmana yürü
Can u ten derdine dermana yürü
Pir-i Sami gibi sultana yürü
O’dur kalbimizi eyleyen ıslah
Eğnime giymişem gam libasını
Murg-ves beklerem ten yuvasını
Salih’em çekerem aşk belasını
Ahir bu derd beni eylemez iflah
23. Bölüm
Cihan bağında gülşandır meşayih
O gülşan icre hubandır meşayih
Bular ilm-i ledun serverleridir
Güruh-ı ehl-i irfandır meşayih
Şeriat alimi hem amilidir
Kamusu kamil insandır meşayih
Bular hep enbiya varisleridir
Ulumu kesf-i Kur’an’dır meşayih
Bulardır fatih-i sırr-ı velayet
Derunu bahr-u ummandır meşayih
Bular rah-ı Muhammed’le giderler
Kelamı cümle bürhandır meşayih
Hilafet tahtıgahında oturup
Kamusu gizli sultandır meşayih
Pirimizdir Muhammed Şeyh-i Sami
Cemali nur-ı imandır meşayih
Kapısına gelenler olur irşad
Tabib-i aynı Lokmandır meşayih
Gönüller alemine hükm ederler
Acaib ruh-ı sultandır meşayih
Firakından bu Salih eyler ahı
Ziyar-ı azm-i pirandır meşayih
24. Bölüm
Seni hayvan iken insan eder şeyh
Gönüller şehrine mihman eder şeyh
İçirip bir kadeh aşkın meyinden
Geda iken seni sultan eder seyh
Münevver eyleyip kalbin sarayın
Derunun derdine derman eder şeyh
Olursun “men aref” sırrından agah
Seni katre iken umman eder şeyh
Haber verir hakikat illerinden
Sana çok tuhfeler ihsan eder şeyh
Sana söyler ledunniden meani
Hakikat ilm ile irfan eder şeyh
Olursun vahdetin sırrından agah
Seni bir noktada yeksan eder şeyh
Bulursun Pir-i Sami gibi şahı
Bir anda vasıl-ı canan eder şeyh
Olunca rabıta Salih pirine
Mugaylanlıkları gülşan eder şeyh
25. Bölüm
El-meded ey Pir-i Sami Şah-ı huban el-meded
Pir-i Tagi hürmetine eyle ihsan el-meded
Benliğimiz berzahından nefsimiz eyle halas
Hürmetine ism-i azam Kaf-ı Kur’an el-meded
Aç basiret aynımız ferdaya salma sen bizi
Kıl terahhum çekmeyelim bend-i hüsran el-meded
Hem yüzün Sebu’l-Mesani “kenz-i vahdet” kalbiniz
Hafız-ı hıfz-ı emanet sensin ey can el-meded
Kabe insa-yı Halil’dir sendedir beyt-i Celil
Sensin Allah’ın delili ruh-ı sultan el-meded
Sen makam-ı kudsiden kurtarmağa geldin bizi
Ahdine kıl vefa derde derman el-meded
Nur-ı Ahmed’le boyandın hem dem-i isa ile
Vuslatınla bizleri kıl cümle şâdân el-meded
Cana canan can dahi canana kavusmak diler
Arada var “berzahun layebgıyani” el-meded
Pir-i Sami sayesinde çok muamma söylerem
Salih’i eylerse şahım ehl-i irfan el-meded
26. Bölüm
Bu cihan halkını seyran eyledim
Hep aşina buldum görmedim bir yad
Gezdim çar-köşeyi devran eyledim
Hep yerli yerince yaratmış üstad
Döner çarh-ı felek asla yorulmaz
Sani’in sun’una akıllar ermez
Arif olan bu dünyaya sarılmaz
Her kimi sevdiyse eyledi berbad
Çok Rüstem’ler çok sultanlar yer yedi
Çok hanları harab etti yürüdi
Tamu yedi sema yedi yer yedi
Bu meratib üzre olunmuş icad
Bilinmez alemin sırrı nihandır
Dört şahın hükmüyle döner cihandır
Arif olanlara özge seyrandır
Kamile her eşya olmuş bir evrad
Salih’em ben bu esrara ermedim
Bağ-ı vahdet güllerini dermedim
Çok meşayih devr eyledim görmedim
Pir-i Sami gibi bir sahib-i rşad
27. Bölüm
Nutk-ı pakindir efendim bana burhandan leziz
Zir-i hakindir efendim bana dermandan leziz
Yusuf-ı Kenan-ı hüsnün aklımı yağma eder
Dişlerin dürr-ü mücevher sohbetin candan leziz
Arifin her bir -kelamı bir mücevher kanıdır
Canlara verir hayatı ab-ı hayatdan leziz
Ehl-i nefsin sözleri akl-ı maasdan gelir
Ehl-i irfanın kelamı dürr-ü mercandan leziz
Aç basiret gözlerin bir bak cihana müddei
Var mıdır dünyada bir can kamil insandan leziz
Çok meşayih devr edip hergiz nazirin görmedim
Hazret-i şeyhim Muhammed Sami Sultandan leziz
Salih’em şeyhim Muhammed Pir-i Sami dir benim
Ol durur dünya ve mafiha bana candan leziz
28. Bölüm
Kapına varan olmaz mı telezzüz
Cemalin gören olmaz mı telezzüz
Sana ihlas ile salik olanlar
Senin aşkınla bulmaz mı telezzüz
Yürekden sıdk ile Allah diyenler
Derunu cümle dolmaz mı telezzüz
Huzurunda senin irşad olanlar
Kalıp hayretde kılmaz mı telezzüz
Girip dil şehrine kalbin derinde
Duran şeytanı sürmez mi telezzüz
Hakikat erleri vahdet yüzünden
Kamu eşyada görmez mi telezzüz
Bu can Yusuf’unun hüsnün görenler
Serin sevdaya salmaz mı telezzüz
Pirimiz Seyh-i Sami sohbetini
İşiten kalbe ermez mi telezzüz
Alanlar himmeti Salih pirinden
Dimağ-ı cana girmez mi telezzüz
29. Bölüm
Gezeriz hayvan-ı natık misali
Eki u şurbdan gayrı ne karımız var
Kesret-i şevk içre çok laubali
Söylemeden gayri ne karımız var
Pir-i Sami kademinde turabız
Ne cah gözetiriz ne kamyabız
Kanaat-nişiniz ehl-i harabız
Alem-i ekvanda devranımız var
Bizlere tarife ne hacet gülü
Ezelden olmuşuz anın bülbülü
Her ırgalandıkca muyunun teli
Guna guna buy-u elvanımız var
İmtihan-ı yardır cevr ile sitem
Müsavidir bizde hem medh ile zem
Şiddet-i berzahdan bizlere ne gam
Pir-i Tagi gibi sultanımız var
Nefsim bana ram ol düşme teşvişe
Hep fasiddir bu kurduğun endişe
Sürüsün yedirmez kurt ile kuşa
Pir-i Sami gibi arslanımız var
Mezuniyyet almış aşk mektebinden
Doyulmaz şahımın hem sohbetinden
“Sırr-ı leben” zahir olur lebinden
Bi-fehim çok gafil insanımız var
Gönlüme nakş oldu hubb-ı cemali
Terk eyledim cümle hep kil-u kali
Dünya-perestlerin çok ise mali
Bizim de imam-ı zamanımız var
“Men aref” sırrına vakıf olmuşam
Nefsim ile hem Rabbimi bilmişem
Mutmainne kalasına girmişem
Gayrette bir metin hisarımız var
Himmet-i evliya bize yar iken
Şah-ı Nakşibendi ser-hünkar iken
Seyyid Taha Sıbgatullah var iken
“Kabe kavseyn”e dek seyranımız var
Gönderdi Sami’sin ol Pir-i Tagi
Erzincan şehrinde kurdu otağı
Sami’dir cihanın hem seb-cerağı
Bizim de ahd ile peymanımız var
Benlik berzahından azad olmuşuz
Her bir sohbetinden irşad olmuşuz
Böyle bir sultana evlad olmuşuz
Daha bundan büyük ne şanımız var
Gönül fehm edeli “la”dan “illa”yı
Mecnun-ves biz de bulduk Leyla’yı
Nur-ı cemalinde seyr et Mevla’yı
Bir ruh-ı musaffa mir’atımız var
Ateş-i aşkınla yandır Salih’i
Şarab-ı lebinle kandır Salih’i
Taklid’den tahkike döndür Salih’i
Afv eyle hizmette noksanımız var
30. Bölüm
Sıdkı ile salik olan illaya giderler
Azade olup vahdet-i kübraya giderler
Aldanma sakın katreye ummanı dilersen
Dil-beste olan cümlesi deryaya giderler
Hem damen-i şeyhi tutagör kalma yolundan
Ol zümre-i Sami kamu Mevla’ya giderler
Siba’i sıfat yok yere ömrünü geçirme
Hem kadre eren Leyle-i isra’ya giderler
Mülkün mu sanırsın aceba işbu cihanı
Tarik olanın cümlesi me’vaya giderler
Cem oldu vücudunda senin çar-ı anasır
Hep sonra gine geldiği araya giderler
Hep varlığını anlar alıp müflis olursun
Amal-i kabihin kamu şekvaya giderler
Arifler ayı görmeyicek savmını bozmaz
iftara olar nimet-i uzmaya giderler
Salih sözünü daima salihlere söyler
Anlar dahi Sami gibi bedraya giderler
31. Bölüm
Ey nefha-i can bülbülü
Gizleme canan sendedir
Aratma gel ehl-i dili
Ol gül-i handan sendedir
Düştün anasır bendine
Aldandın anın fendine
Şehr-i hakikat semtine
Cezb ile devran sendedir
Emmare nefsin sözleri
Dönderdi Hak’dan yüzleri
Div-i recimden bizleri
Kurtar ki meydan sendedir
Rah-ı hakikat rehberi
Şah-ı velayet serveri
Kıl kamyab bu kemteri
Her türlü ihsan sendedir
Kesretten erip vahdete
Mir’at olupsun Hazrete
Bizi eriştir vuslata
Hem peyk-i Rahman sendedir
Bahru’l-hayatın abısın
Aşıkların mihrabısın
Şehr-i ulumun babısın
Esrar-ı bürhan sendedir
Kenzu’i-hakayık mahremi
Cemu’i meşayih ekremi
Bu kainatın efhamı
Mühr-i Süleyman sendedir
Yüzüne çekmişsin nikab
Kimden edersin ihticab
Ey mazhar-ı ali-cenab
Şems-i şebistan sendedir
Nutkun Mesiha’nın demi
Aşıkların olmaz gamı
Sun bizlere cam-ı Cem’i
Bu denlü atşan sendedir
Yoluna bu canım feda
Aşkın bana olsun gıda
Ey Sami-yi nur-ı Hüda
Derdime derman sendedir
Aşkına cümle pirlerin
Gönder hakikat şirlerin
Kahr et bu nefsim askerin
Emr ile ferman sendedir
32. Bölüm
Hayat bahş eyle şahım bu derunum eylegil hüşyar
Hakikat tirin irgür murg-ı canı eylegil bidar
Hidayet afitabı ref edip kesret sehabını
Münevver eyle dil şehrin derunum eylegil gülzar
Saadet neyyiri sensin velakin bi-haber huffas
Basiret tutiyasın çek du çeşmim eylegil envar
Temevvuc eylemiş derya-yı vahdet hem derununda
Harab-ı varidatındır dehanından olur ezkar
Hitab-ı “kuntu kenz” in sırrına mahrem olan sensin
“Fe ahbebtu” senin sanındadır ey mazhar-ı didar
Siyamın vaslile açmak diler bu abd-i miskinin
Cemalin arz edip zülfün teline eylegil berdar
Nemidanende esrarın behayim-ves sıfat cana
Reha bulur bu duzahdan cemalin eyleyen zuvvar
Bi-hakk-ı Pir-i Tagi Seyyid-i sah-ı velayet hem
Eriştir vuslat-ı yara meded ey seyyidu’l-ebrar
Muinim melceim sensin gulamındır senin Salih
Diler kim saye-i Samide ol olsun ulul-ebsar
33. Bölüm
Bir Leylanın Mecnunuyam canan ilinin canıdır
Bir dilberin meftunuyam bu can anın kurbanıdır
“Sebu’l-Mesani”dir yüzü nutk-ı Mesiha’dır sözü
Nur-i Muhammed’dir özü ol nefha-i Rahmani’dir
Arş-ı muazzam başıdır hem “Kabe kavseyn” kaşıdır
Ol akl-ı evvel cuşudur “kun” emrinin fermanıdır
Aşıkların sevdasıdır ariflerin me’vasıdır
Salihlerin Leylasıdır kamillerin seyranıdır
Bahru’l-hayat peymanesi hem gevher-i dürdanesi
Şems-i Huda pervanesi cümle maadin kanıdır
Aşk u muhabbet hanesi alem anın divanesi
Hep cümle hüsnün anesi bir Yusuf-ı Kenan’idir
Gahi şecerden söyler ol gahi hacerden söyler ol
Gahi beşerden söyler ol bir mantık-ı bürhanidir
Cevlan eder bu arada bir pertev-i nur-i Huda
Şeyhim Muhammed Sami de ol dilber-i ruhanidir
Her kim ki tuttu destini soyundu varlık postunu
Buldu hakikat dostunu bildi bu dünya fanidir
Budur recası asinin göster yüzün leylasının
Salih daim Mevla’sının hem kulu hem kurbanıdır
34. Bölüm
Gelin ey yar-ı sadıklar
Bu meydan-ı muhabbettir
Bütün cem olsun aşıklar
Bu meydan-ı muhabbettir
Pirimiz Sami Hazrettir
Gelin dergaha dervişler
Kılalım zevk u cünbüşler
Hüda’nındır kamu işler
Bu meydan-ı muhabbettir
Şefiimiz Muhammed’dir
Çalındı mahşerin Surı
Göründü Ahmed’in nun-i
Bezendi cümleten huri
Bu meydan-ı muhabbettir
Bu bir ıyd-ı meşerrettir
Kuralım halka-i zikri
Kamu bir edelim fikri
Kılalım hamd ile şükri
Bu meydan-ı muhabbettir
Tarik-i ehl-i iffettir
Teveccühe gelin ihvan
Kuruldu halka-i Rahman
Açıldı ravza-i rıdvan
Bu meydan-ı muhabbettir
Bu bir uzma-yı nimettir
Erişti Hazret-i Sami
İçirdi bizlere camı
Kamu mestetti ağlamı
Bu meydan-ı muhabbettir
Süluk ehline hayrettir
Erişti seyh-i memduhi
Şifa-yab etti mecruhi
Beraber evliya ruhi
Bu meydan-ı muhabbettir
Kamusu ehl-i vahdettir
Erişti Sidre’den canan
Bilesince kamu gılman
Dayansın işbu Erzincan
Bu meydan-ı muhabbettir
Temaşagah-ı hikmettir
Erişti Hazret-i Tagi
Dağıttı iesker-i zagi
Kurup dergaha otağı
Bu meydan-ı muhabbettir
Du çeşmi nur-ı Ahmed’dir
Hakikat şemsi rahıdır
Veliler cilvegahıdır
Füyuzatı İlahidir
Bu meydan-ı muhabbettir
Dahi sırr-ı nübüvvettir
Menem Salih seci’ane
Girip aşk ile meydane
Getirdim koçu kurbane
Bu meydan-ı muhabbettir
Şarab-ı aşk-ı Hazrettir
(Devamını da eklemeye çalışacağız inşaallah…)