Salih Baba Divanı Oku

 


 

SALİH BABA DİVANI

1. Bölüm

Bed olunsun besmeleyle hamdeleyle evsati

Salavatullah hatm olunsun bula canlar izzeti.

 

Çok salât ile selam olsun Resulü Ahmed’e

Bu kadar isyan ile bizlere demiş ümmeti.

 

Sadhezaran âlini evladını ashabını

Fatiha’yla yâd edelim kıla Hak çok rahmeti.

 

Car-ı Yarı ol Ebu Bekr-u, Ömer, Osman, Ali

Sayesinde anların buldu bu İslam kuvveti.

 

Geldi bunca âlim-u fazıl meşayıh kâmilin

Hep meratib üzredir bu âlemin devriyyeti.

 

Sani’in sun’unda cümle mest-u hayran oldular

Seyr edip vahdet yüzünden görmediler kesreti.

 

Ehl-i dünyayı görüp bir bir temaşa ettiler

Hep esir etmiş oları hubb-ı dünya illeti.

 

Cümle âlem kabza-i kudrettedir çün gördüler

Her biri bir alet olmuş dönderir bu fulketi.

 

Gördüler kim içlerinde bazı dertliler gezer

El çekip işbu cihandan eylemişler uzleti.

 

Çıkmağa derban bırakmaz cenge yok takatleri

Na-tuvan olmuş çeker bunlar bela-yı mihneti.

 

Her tarafı devrederler Mürşid-i rabbaniler

Anları kurtarmak içindir oların hizmeti.

 

Varis-i Ahmed olar can derdinin dermanıdır

Her marizin derdine göre verirler şerbeti.

 

Ekseri nakşında kaldı görmedi Nakkaş’ını

Ehl-i irfanın bilinmez oldu kadri kıymeti.

 

Hamdulillah gezmedikse Hind’i Bağdad’ı Yemen’i

Hak nasib etti bize zi-kadri âli-himmeti.

 

Pir-i Sami Hazretini bize irsal eyledi

Beldemiz kıldı münevver ref olundu zulmeti.

 

Kuvve-i kudsiyyesiyle cümle irşad eyledi

Kim ki destinden tutup sıdk ile kıldı biati.

 

Hem şeriat hem tarikat hem hakikat kâmili

Hakk ile icra edip eyler bu yolda gayreti.

 

Kabiliyyet bizde olmazsa meşayih neylesin

İster ise mürşidi olsun Muhammed Hazreti.

 

Salihem şeyhim Muhammed Pir-i Sami’dir benim

İstemem bundan ziyade devlet ile rifati.

 

 

2. Bölüm

Eğer pirim bana eylerse himmet

Zuhura getirem birkaç meani.

 

O’dur aslım benim fer’i mukayyed

O’dur dil şehrinin nuru imanı.

 

Görünür cephesinde nur-u Ahmed

Olardır varis-i peygamberani.

 

Olar kaim-makam-ı Mustafa’dır

Olardır şehr-i ilmin pasubanı.

 

Olar can ilinin bülbülleridir

Bütün olmuş oların asiyanı.

 

Oların ruhlarının yok kararı

Dolaşırlar zemini asumanı.

 

Olar bu âlemi devran ederler

Ararlar derde düşen na-tuvanı.

 

Bular bu âlemin hem berzahında

Esir etmiş durur çok pehlivanı.

 

Kişiye dert büyük sermayedir bil

Düşürür yola ahir karubanı.

 

Heva-yı nefsine tabi olanlar

Bular kande bulur daru’l-emanı.

 

Alamazlar özün nefsin elinden

Beşerdir daim ol eyler ziyanı.

 

Ömür bir cevherdir kadri bilinmez

Sakın gafletle geçirme zamanı.

 

Cihanda şimdi kâl ehli çoğaldı

Söz ile kandırırlar çok civanı.

 

Sürüyü büsbütün kendileri yer

Ederler maskara her dem çobanı.

 

Bular benzer koyun başlı kilaba

Buların dünyadır dini imanı.

 

Sefinen yok ise kalma karada

Ara bul sen dahi bir keştibanı.

 

Hüda hazır diye ikrar edersin

Kimin yanında söylersin yalanı.

 

Ya dersin bir-durur Hallak-ı âlem

Beğenmezsin filan oğlu filanı.

 

Benim gözümde görürsün hilali

Senin gözünde görmezsin giranı.

 

Helak etmek dilersin mar-ı nefsin

Ya sen beslersin ol ejder yılanı.

 

Eğer derdin olaydı ey birader

Bulurdun sen de bir Hızr-ı zamanı.

 

Hakikat güllerin görmek dilersen

Arayıp sen de bul bir bağcevanı.

 

O kim ama-durur cesm-i basiri

Göremez Pir-i Sami gibi canı.

 

Cihanda Mürşid-i Rabbani Ol’dur

Der’i asilerin daru’l-emanı.

 

Kamu dertlilerin dermanı Ol’dur

Bu asrın hem O’dur kutb-ı zamanı.

 

Füyuzatı erişir şarka garba

Sarıpdır nisbeti cümle cihanı.

 

Medet pirim benim ol dest-i girim

Ziyalandır kulub-ı aşıkanı.

 

Seni Hak bilmeyen ol gecreviler

Buluğa ermez anların imanı.

 

Kelam-ı Hakk’a guş olmayanlar

Alamaz himmeti feyz-i pirani.

 

Senin sayende Salih’tir bu Salih

Ki senden gayrı yoktur mihribanı.

 

Derunum pak edip hubb-ı sivadan

Münevver eylemek şanındır anı.

 

Bu ten-i Yakub’un ref et hicabın

Görünsün Yusuf’un vuslat nişanı.

 

Yukarı Git ▲

 

3. Bölüm

Erişti himmet-i şeyhim inayet eyledi Mevla

Açıp “la” perdesin gördüm kamusu “mazhar-ı illa”.

 

Huve’l-Evvel Huve’l-Ahir Huve’l-Batın Huve’z-Zahir

Huve’r-Rahim Huve’l-Kahir Huve’l-Ferd u Huve’l-Mevla.

 

“Ve in min şey’in illa” dan meğer kim olmadın âgah

Kuru dava ile kaldın çürüttün ömrü vaveyla.

 

Ki sen ol nur-ı Ahmed’ken Ahad’den vahidiyyetken

Dahi sırr-ı huviyyetken kalasın âlem-i sufla.

 

Yalancı nefsimi bildim büyük düşman imiş gördüm

Kulub-ı mutmain oldum bu âlem oldu hep me’va.

 

Bilindi “kuntu kenz” sırrı açıldı perde-i zulmet

Görürem bu cihan halkı kimi Mecnun kimi Leyla.

 

Elinde var iken fırsat, geçirme idegör gayret

Tutagör bir yed-i kudret olunsun menzilin bala.

 

Tena’um içre cennetten celali kahrına düştün

Yedi tamuya bend oldun düşün bir mebdein ara.

 

Tenin toprak canın sudur nefis bad-ı hevadandır

İyi bil narıdır ruhun medet ermek dile nura.

 

Şeri’at payine bend ol hakikat rahına azm et

Bulup bir Mürşid-i kâmil bu derdin çaresin ara.

 

Pir-i Sami gibi şahı bulup sıdk ile kıl ahı

Acar ol müstakim rahı eriştirir seni yara.

 

Ayırma Salih’i ya Rab Muhammed şeyh-i Sami’den

Ağardı lihyemiz şahım velâkin kalbimiz kara.

 

4. Bölüm

Sen sana gel ey gönül kılma hased kibr-u riya

Bu sıfatlarla tahalluk eden oldu eşkıya.

 

Sıdk ile biat kılıp oldun mu ümmet Ahmed’e

Kuru laf ile geçirip ömrü kaldın süfliya.

 

“Evvelu ma halakallahu ruhi”dedi Resul

Hem sahih ahbarla buyurdu hadis-i kudsiya.

 

Ummu’l-ervah olduğıycun zatını setr eyledi

Hem “Kuli’r-ruhu min emr-i Rabbi”geldi kafiya.

 

Akl-ı evvel’dir Muhammed Akl-ı Küll’ün mazharı

“Evvelu ma halakallahu li akl” sahib hayâ.

 

Hem buyurdu “Evvelu ma halakallahu Levh el-kalem”

Sure-i “Nun ve’l-kalem”den anlayıp kıl fehmiya.

 

Alem-i ama’da iken esmalar (oldu) tamam

Hak buyurdu “ya habibim kuntu kenzen mahfiya”.

 

Hem “Fe ahbebtu “anın şanında buyurdu Ahad

“Ahsen-i takvim” habibim dedi “sensin” Kibriya.

 

Mazhar-ı nur oldu Ol nur hayâdan terledi

Cebhesi vech-i terinden geldi cümle enbiya.

 

Zatı ilmin mazharıdır kâinatın mefhari

Yüzünün nurundan aldı şems ile encum ziya.

 

Gözleri nur-ı basardır “Kabe kavseyn” kaşları

Vechi mirat-ı Huda’dır “kun fe-kan”ın sehriya.

 

Dişleri dürr u mücevher lebleri ab-ı hayat

Nefhası Ruhu’l-Kudus’dur ruhleridir münteha.

 

“La nebiyye ba’di” buyurdu Hatemu’l-Murselin

Oldu anın ayağı tozu al ile tutiya.

 

Kâinatın mebdeidir sırr-ı Hakkın mahremi

Geldi hakkında Anın “Ve’s-sems”u “ve’n-necmi heva”.

 

Parmağıyla cun işaret kıldı mah etti nüzul

Şakk olundu secde kıldı şod muti-i mahiya.

 

Tuttu dünyayı Muhammed ümmeti şark ile garb

Geldi bunca âlim-u zahid, meşayih, asfiya.

 

Oturup taht-ı hilafet üstüne varisleri

Âlem-i mülk-i bekaya gitti bunca evliya.

 

Hamdulillah bize irsal etti Hak bir kâmili

Mürşidimiz Hazret-i Şeyhim Muhammed Samiya.

 

Destigir ol Salih’e dünya ve mafihada Sen

Kıl sefa’at hürmetine Pir-i A’zam Nakşiya.

Yukarı Git ▲


 

5. Bölüm

Bu fani dünyayı gezdim dolaştım

Aslımdan bir haber veren yok bana.

Çok erenler sohbetine ulaştım

Aslımdan bir haber veren yok bana.

 

Hak-i bad-u ab-ı ateş bünyadım

Suret-i beşerde âdemdir adım.

Bilmem cinni miyem yoksa div-zadım

Aslımdan bir haber veren yok bana.

 

Ben de bu derd ile iflah olmazam

Ruz-u seb ağlaram bir an gülmezem

Kanden gelip gideceğim bilmezem

Aslımdan bir haber veren yok bana.

 

Arada söylenir bunca kil-u kal

Çokları özsüzdür çıkmaz bir meal

Söyleyip dinlemek büyük bir vebal

Aslımdan bir haber veren yok bana.

 

Acaib kalmışam işbu insana

Ekseri dönmüşler vahşi hayvana

Ya ben mecnun yahut anlar divane

Aslımdan bir haber veren yok bana.

 

Abd-i Hak beyninde yüzbin hicab var

Her hicabda yüzbin sual cevap var

Burada inceden ince hisab var

Aslımdan bir haber veren yok bana.

 

“Men aref” sırrına vakıf olmadım

Çok muhbire vardım haber almadım.

Hergiz bundan eşed bir dert görmedim

Aslımdan bir haber veren yok bana.

 

Yetmişüç fırkanın ser-tacı benem

Kangısına sorsam der “naci benem”

Bildim ki cümlenin muhtacı benem

Aslımdan bir haber veren yok bana.

 

Heva-yı hevesden ayık olmadım

Asla bir amele faik olmadım

Esrar-ı pirime layık olmadım

Aslımdan bir haber veren yok bana.

 

Azdan az bulunur dünyada kemal

Nicesi eblehtir nicesi eçhel

Kangısına sorsam der “ben mükemmel”

Aslımdan bir haber veren yok bana.

 

Bir dar-ı meşakkat mülk-i fenadır

Su üzre kurulmuş dipsiz binadır

Basiret ehline ibret-nümadır

Aslımdan bir haber veren yok bana.

 

Sana geldim pirim Muhammed Sami

Sensin bu cihanın kutb-u imamı

Def eyle gönlümden işbu gamamı

Aslımdan bir haber veren yok bana.

 

Nefsim bana çok eyledi inadı

Felek sillesini bende sınadı

Kırıldı Salih’in kolu kanadı

Aslımdan bir haber veren yok bana.

 

6. Bölüm

Cemalin arzı kılmazsa dilara

Derunumda sağalmaz işbu yara

Hevaya gitti ömr-i nazeninim o

İki âlemde kaldım bahtı kara.

Bela bahrinde gark oldu sefinem

Ümit kalmadı çıkmağa kenara.

Erenlerden bana olmadı imdat

Mukadder böyle yazılmış ne çare.

Aman dedikçe yaman oldu halim

Visale çare yok ol gülizara.

Cefadan gayrı görmedim safasın

Acep bilmem ki n’etdim ben o yara.

Mukadder olmaz imiş la-yugayyer

Ne hâsıl gezmeden Belh’i Buhara.

Der-i Sami’ye geldim ilticaya

Dedim kıl merhamet bu ihtiyara.

Ki bende kalmadı hergiz liyakat

Mukabil olmağa bu nefs-i mara.

Pirinden himmeti bol iste Salih

Seni Mevla bu gafletten uyara.

Yukarı Git ▲


 

7. Bölüm

Bir noktada pinhan imiş

Gör neyledi bu dert bana

Ol can içinde can imiş

Gör neyledi bu dert bana

Oldu bu dert devlet bana

 

Vahdet bağında andelip

Olmuş iken kaldım garip

Bu dert bana oldu nasip

Gör neyledi bu dert bana

Oldu bu dert devlet bana

 

Üç kere doğdum aneden

Kurtulmadım efsaneden

Usanmışam bu haneden

Gör neyledi bu dert bana

Oldu bu dert devlet bana

 

Bıraktım ad-u sanımı

Ben ararım cananımı

Çok görmeyin noksanımı

Gör neyledi bu dert bana

Oldu bu dert devlet bana

 

İlletle ma’zur olmuşam

Kıllet ile hor olmuşam

Halk içre menfur olmuşam

Gör neyledi bu dert bana

Oldu bu dert devlet bana

 

Cakmağ-ı aşkı çakmısam

Raz-ı derunum yakmışam

Benliğimi bırakmışam

Gör neyledi bu dert bana

Oldu bu dert devlet bana

 

Elde kemanını tutar

Bağrım gözedir tir atar

Oldu ciğer neyden beter

Gör neyledi bu dert bana

Oldu bu dert devlet bana

 

İsmail’em bağlı elim

Kementlidir payım belim

Ben iverim kurban olim

Gör neyledi bu dert bana

Oldu bu dert devlet bana

 

Yandırdı Nemrut narını

İbrahim’in gül zarını

Ol dosta verdi varını

Gör neyledi bu dert bana

Oldu bu dert devlet bana

 

Görün Mesiha neyledi

Doğmazdan evvel söyledi

Çok mürde ihya eyledi

Gör neyledi bu dert bana

Oldu bu dert devlet bana

 

Görün Muhammed neyledi

Mah’a işaret eyledi

Pişmiş kuzular söyledi

Gör neyledi bu dert bana

Oldu bu dert devlet bana

 

Geldi hakikat erleri

Vahdet ilinin sirleri

Mülk-ü beka serverleri

Gör neyledi bu dert bana

Oldu bu dert devlet bana

 

Her ilme şamil Samiya

İlmiyle amil Samiya

Mürşid-i kâmil Samiya

Gör neyledi bu dert bana

Oldu bu dert devlet bana

 

Vaktin imamı Sami’dir

Kutb-ı zamanı Samidir

Salih gulam-ı Samidir

Gör neyledi bu dert bana

Oldu bu dert devlet bana

Yukarı Git ▲


 

8. Bölüm

Pir-i Sami gel eriş sen dade Allah aşkına

Nefs elinden kıl bizi azade Allah aşkına

 

Pir-i Tagi hürmetiycun kıl terahhum bizleri

Gel bırakma bizleri ilhada Allah aşkına

 

Bu fena gülzarı içre kalmışız hayvan-sıfat

İşte geldik sahib-i irşada Allah aşkına

 

Nefs-i hayvanın esiri olmuşuz kurtar bizi

Koyma bizi berzah-ı süflada Allah aşkına

 

Bağ-ı vahdet güllerisiz goncanız solmaz sizin

Andelibra gelmişiz feryada Allah aşkına

 

Tesneyiz sed eylemiş derban hayatın yolların

Zulfikarı cek eriş imdada Allah aşkına

 

Hak ayan iken velâkin yok basiret aynımız

Kalmışız biz alem-i a’mada Allah aşkına

 

Pir-i Sami Hazretine ilticaya gelmişiz

Hukm eder nisbetleri Bagdat’a Allah aşkına

 

Pir-i Tagi şeyhimizin şeyhidir hem Saliha

Ruz-u şeb gözler bizi me’vada Allah aşkına

 

9. Bölüm

Gam günümdür gel eriş sultanım Allah aşkına

Küstün ise tez barış hübanım Allah aşkına

 

Hasretinden yandı cismim ciğerim oldu kebap

Sakiya sun badeyi atşanım Allah aşkına

 

Bu derunum bir aceb derde giriftar eyledin

Ruz-u şeb bu zar ile giryanım Allah aşkına

 

Derd ile Eyyub’u geçtim hasret-i Yakub’u da

Kande göster Yusuf-ı Kenan’ım Allah aşkına

 

Ah-u zarım duysa rahipler cilipadan geçer

Pute-i aşkında yandır canım Allah aşkına

 

Nutkun enfas-ı Mesiha nur-ı Ahmed’dir özün

Gizleme hep sendedir dermanım Allah aşkına

 

Destigirim olmaz isen Hazret-i Pirim benim

Berri bahri yandırır efgânım Allah aşkına

 

Çektiğim derdi belayı Şeyh-i San’a çekmedi

Söyle açsın babımı derbanım Allah aşkına

 

Ben de Eyyub’un belasın sevdiğimden çekmişem

Bir canım var al sana kurbanım Allah aşkına

 

Gezdi Salih senden özge bulmadı hazık-tabip

Pir-i Sami ol benim Lokman’ım Allah aşkına

 

Yukarı Git ▲

 

10. Bölüm

Evvela derdi kazanıp sonra gel derman ara

Bahr-i aşkı nuş ediben abı yok umman ara

 

Bu beşer nefsin elinden kurtaramazsın özün

Bir velinin gönlüne gir mekteb-i irfan ara

 

“Men aref” sırrına vakıf olmak istersen eğer

“Kulli şey’in halikun” de nefha-i Rahman ara

 

Kil-u kal ile geçirme ömrünü ey müddei

Nutk-ı Ahmed’den zuhur-ı Hazret-i Kur’an ara

 

Evvela kıl hane-i dilde gaza-yı ekberi

Pak edip beyti sanemden Hızrı ves mihman ara

 

Hem büyük put benliğindir kesemezsin başını

Pire teslim et özün bir mürşidi bürhan ara

 

Derdi olmayan tabip dükkânına basmaz kadem

Hasret-i hicrana yanıp Hazret-i Lokman ara

 

Gir Tarik-i Nakşibend’e can-u dilden hadim ol

Pir-i Sami Hazreti’nden haddi yok ihsan ara

 

Dest-i kudret destini bil nur-ı Ahmed zatını

Sıdk ile salik oluben arşa dek seyran ara

 

Hep ledünnidir kelamı varis-i Ahmed’dir Ol

Cephesinde gör cemali Yusuf-ı Kenan ara

 

Söyleyen Salih’dir amma söyleten Sami’durur

Bulmak istersen birader böyle bir sultan ara

 

 

11. Bölüm

 

Berzahta kalır ermez ise bu garip insan

Envar-ı Muhammed ile enfas-ı Mesiha

Ah eyle gönül belki Huda eyleye ihsan

Envar-ı Muhammed ile enfas-ı Mesiha

 

Bu ikisidir zübde-i esrar-ı hakikat

Bir kâmile irgur var ise sende hamiyet

Bu ikiden izhar olur esrar-ı hüviyyet

Envar-ı Muhammed ile enfas-ı Mesiha

 

İster isen vuslatı derun ile ara

Kıllet ile zillet ile dert ile ara

Nutkeyler olara erse seng ile hara

Envar-ı Muhammed ile enfas-ı Mesiha

 

Tevrat ile İncil u Zebur Kaf ile ara

Bu derde düşen zümre-i esnaf ile ara

Bunlar ile erişirsin vuslat-ı yara

Envar-ı Muhammed ile enfas-ı Mesiha

 

Esmalarına emr edip ol Kadir-u Mennan

Bir “Ahsen-i takvim” le yaratıldı bu insan

Ol surete nefh eylediği Nefha-i Rahman

Envar-ı Muhammed ile enfas-ı Mesiha

 

Bil fer’indir âlemde olan nur ile ervah

Hep cümle maadin ile zi-ruh olan esbah

Aynı da değil gayrı değil ol buna agâh

Envar-ı Muhammed ile enfas-ı Mesiha

 

Ger ister isen sözlerime hücceti bürhan

Meydanda durur Hazret-i Sami gibi sultan

Can ile gözü sem’i sözü vech ile yeksan

Envar-ı Muhammed ile enfas-ı Mesiha

 

Bundan geri Salih dahi sen olma mukedder

Sami gibi bir sultanı hem kıldı müyesser

Takdir-i ezel sana da olmuştur mukadder

Envar-ı Muhammed ile enfas-ı Mesiha

 

Yukarı Git ▲

 

12. Bölüm

 

Söz ile bir kalbe doğmaz ledünni

Bütün azaları dil olmayınca

Nefs-i emmarenin bilinmez fendi

Gönül şehri bahr-ı Nil olmayınca

 

Söz ile bulunmaz bir sadık muhib

Derde düşmeyince aranmaz tabip

Her bir şukufeye konmaz andelib

Mademki içinde gül olmayınca

 

Her bir aşık vasıl olmaz yarına

Berdar olmayınca vuslat darına

Pervane-veş düşüp aşkın narına

Mansur gibi yanıp kül olmayınca

 

El çek mâsivadan bırak bu câhı

Raz-ı derunundan eylegil âhı

Canan illerinin açılmaz râhı

Varıp bir kâmile kul olmayınca

 

Pir-i Sami gibi sahib-irşadı

Bulup kapısında kılak feryadı

Hiç birimiz bulamazık necatı

Bizim delilimiz Ol olmayınca

 

Salih bu sözlerin yalan olamaz

Her beşer suretli insan olamaz

Her bir kimse ehl-i irfan olamaz

Kırk yerden yarılmış kıl olmayınca

 

 

13. Bölüm

 

Hazret-i pirimden olaldan munib

Zahir oldu çok alametler acib

Ten senin bu can senin canan senin

Benliğim kaldır aradan ya Mucib

 

Yusuf-u cananıma irgur meni

Hüsn-ü ruhsarına eyle andelib

Dest-i pirimden içirip badeyi

Cur’a-i vahdet meyinden kıl nasip

 

Defter-i uşşaka kaydet adımı

Hürmetine Mefhar-i âlem Habib

Pir-i Sami Hazretin ya Rabbena

Bu derunum derdine eyle tabip

Senden özge yok enisim ya İlah

Salih’i bırakma bu yerde garip

 

 

14. Bölüm

 

Dâd elinden ey gönül kıldın bana cevr ü itâb

Yandırıp râz-ı derûnum bağrımı kıldın kebâb

Çokları nûr-u cemâlinle müşerref eyledin

Ağladıkça ben kaçındın yüzüne çekdin nikâb

Her belâ çevgânına karşı tutup bu boynumu

Bu vücûdum şehrini baştan başa kıldın harâb

İstedikçe vuslatı ferdaya saldın sen beni

Hasret-i hicran odundan var mı artık bir azâb

Serseri gezme cihanda sen sana gel ey gönül

Bir gün olur başına döner bu etdiğin dolâb

Pîr-i Sâmî Hazretine ilticaya gelmişem

Sun bize vahdet meyinden bir kadeh memlû şarâb

Sırr-ı vahdet âlemine eyle mahrem bizleri

İyd-ı vuslat günleridir aradan kalksın hicâb

Sâlih’em Leylâ-sıfat bir dilberin Mecnûnuyum

Perdeyi yüzden götür ey mazhar-ı âlî-cenâb

 

Yukarı Git ▲

 

15. Bölüm

 

Hüdanın lütfu ihsanı şeri’at

Marizin cümle dermanı şeri’at

Dahi hem “kuntu kenz” in mebdeinden

Giyuben şekl-i nurani şeri’at

Dahi Hayy isminin hem mazharıdır

Odur hem umm-i ruhani şeri’at

Müdebbir isminin hem cevheridir

Behistin huri gılmanı şeri’at

Kalem şakk oldu ilm-u hikmetinden

Yazıldı cümle elvan-ı şeri’at

Yazıldı levh-i mahfuza seraser

Kamu esrarı ayanı şeri’at

Dahi Musa’ya nutk etti şecerden

Asadan yardı ummanı şeri’at

Ki ismail kıluben inkıyadı

Erişti kebsi kurban-ı şeri’at

Dahi esrarı nur-u Mustafa’dır

Kılan izhar-ı Kur’an’ı şeri’at

Dahi mi’raca teşrifinden Ahmed

Delili akl-ı furkan-ı şeri’at

Hicablar ref olup “Nurun ala nur”

Hitab-ı nur-u Rabbani şeri’at

Hem otuz iki harfin aslıdır ol

Kelamın bahri ummanı şeri’at

Ki ansız bir nebi gelmez zuhura

Asası elde burhanı şeri’at

Hakikat hafızı div-i recimden

Alır berzahdan insanı şeriat

Hakikat ehlinin hem muktedası

Kamu ebrarın imanı şeri’at

Hakikat lubbu esrar-ı kelamdır

Zuhura getiren anı şeri’at

Hakikat ruhudur hem evliyanın

Dahi ecsam ile canı şeri’at

Hakikat mazharı hem ism-i zattır

Sıfatın cümle burhanı şeri’at

Hakikat gerci kim şems-i Huda’dır

O şemsin mah-ı tabanı şeri’at

Hakikat ehlinin yoktur nişanı

İmaret eden ekvanı şeri’at

Hakikat kenzinin miftahı oldur

Dahi hem hısnı derbanı şeri’at

Hakikat ehlinin düşmanı çoktur

Olubdur şah-ı merdanı şeri’at

Anı bilmezse kimse Hakkı bilmez

Usatın darul emanı şeri’at

Hakikat alemi kenz-i hafidir

Açıktır cümle meydan-ı şeri’at

Hakikat semtine ilka eder ol

Kamu ehl-i muhibbanı şeri’at

Cemi-i alemi kılmış ihata

Dahi hem ars-ı rahmani şeri’at

Yürütür hükmünü şark ile garba

Hüdanın emri fermanı şeri’at

Hakikat halidir hem evliyanın

Kamu efali ayanı şeri’at

Kulub-ı evliyadır asiyanı

Kurulmuş tahtı sultanı şeri’at

Sakın her mürşide varma hazer kıl

Görürsen anda noksan-ı şeri’at

Sakın nefsim hevaya tabi olma

Sen anı sanma kim fani şeri’at

Varıp dergah-ı Samide gulam ol

Kılan icra O’dur san-ı şeri’at

Hakikat Murşid-i Rabbani Ol’dur

Kamu hubbu suhandanı şeri’at

Hakikatten beyan eyler meani

Kamu tevili tıbyanı şeri’at

Dahi ismi Muhammed Şeyh-i

Sami Lisanından eder ceryan şeri’at

Recası Salih’in budur Pirinden

Kılam icra-yı hakkani şeri’at

 

Yukarı Git ▲

 

16. Bölüm

 

Şeş ciheti baştan başa kaplamış

Gelir her taraftan hu-yı muhabbet

Hal-i hindu askerini toplamış

Sarmış haddin ile muy-ı muhabbet

 

Bülbüle çektirir ah ile zarı

Pervaneye daim gösterir narı

Mecnun’un Leyla’sı Mansur’un darı

Ezelden böyledir huy-ı muhabbet

 

Pirimden arz etmiş hub-cemalini

Gönlüne dere etmiş hep kemalini

Dilinden şerh eyler her bir halini

Dağılır Sami’den buy-ı muhabbet

 

Gah kendini gizler girer ebcede

Gahi ebru ile ayn-ı esvede

Gahi de aks eder sab-ı emrede

Anlardan gösterir ruyu muhabbet

 

Gahi sultan olur gahi dilenci

Gahi doğru olur gahi yalancı

Gahi tüccar olur gahi talancı

Gezer ili hem çarşıyı muhabbet

 

Gah ahdine vefasını gösterir

Gah Salih’e safasını gösterir

Gah şiddetle cefasını gösterir

Yaklaştıkça yarin köyü muhabbet

 

17. Bölüm

Haddini bil müddei gel etme her can ile bahs

Barı boncuk olan etmez durr u mercan ile bahs

Arifin her bir kelamı hücceti burhan ile

Kuru da’va ile olmaz ehl-i irfan ile bahs

Sen yalancı nefs elinden kurtaramazsın özün

Na-münasib eylemeklik kamil insan ile bahs

Marifetden dem vurursun belde zünnarın durur

Kesmeden zünnarını eylersin iman ile bahs

Geçti ömrün nefsin ile etmedin bir gün cihad

Ruz-u şeb etmek dilersin şah-ı merdan ile bahs

Pir-i Sami Hazretine eylemezsin biatı

Bi-edeb etmek dilersin öyle sultan ile bahs

Salih’em şeyhim güneştir ben anın bir zerresi

Zerre hic eyler mi asla şems-i taban ile bahs

 

 

18. Bölüm

 

Senin hasret firakındır benim giryanıma bais

Senin vuslat şarabındır benim bürhanıma bais

Cemalin kıblegahımdır nazargah-ı ilahımdır

Benim hep dud-ı ahımdır kamu efganıma bais

Senin aşk-ı hayalinden kayırmam çektiğim derdi

Cemalin arz(ı) kılmazsın nedir noksanıma bais

Kamu bu alemin aslı muhabbetden değil midir?

Nedir kahr-ı celal icre dil-i viranıma bais

Cefadan kaçmaz aşıklar senin hüsnün visalinden

Firak-ı infisalindir ciğer-suzanıma bais

Pirimiz sevrerimizdir Muhammed Hazret-i Sami

Anın nur-ı cemalidir benim dermanıma bais

Kulubum eyledi ihya munevver kıldı dil şehrin

Anın enfası kudsidir benim irfanıma bais

Menem Salih hulus ile gulam oldum kapısında

Memat iken hayat buldum olup divanıma bais

 

Yukarı Git ▲

 

19. Bölüm

 

Ey birader derd-i aşka mübtela olmak da güç

Suret-i insanide hayvan-sıfat kalmak da güç

Bağrımın kanı kurudu ciğerim oldu kebab

Hasret-i hicran oduna her zaman yanmak da güç

Derd nedir derman nedir ya ben beni bilmem neyin

Nar-u nurun berzahında sararıp solmak da güç

Nur-u Ahmed’dir özüm dürr-ı yetimi bendedir

Bu beşer nefsin elinden anı kurtarmak da güç

Gevher-i nefsimi yutmuş bir amansız ejdeha

Bi-basar marın elinden şeb-cerağ almak da güç

Muttakiler kisvetine muddetler girdiler

Muhtefi oldu erenler arayıp bulmak da güç

Bahriler ummana daldı pek coğaldı dehriler

Öyle mülhidler ile bahs-i dine dalmak da güç

Hep hatiatın büyüğü hubb-ı dunya bilirem

Anı terk etmek de güc pek kipce sarılmak da güç

Öyle bir derde giriftar olmuşum alemde kim

ittisale çare yokdur dahi ayrılmak da güç

Hane-i dil cennet-i irfana dahil olmadan

Ar-u namus şişesini taşlara çalmak da güç

Pir-i Sami gibi sultana kılalım iktida

Keştibansız fulkumuzu engine salmak da güç

Derdimi defter edip sultanıma arz eylesem

Ol bilirken cümle halim arz-ı hal sunmak da güç

Hamdulillah böyle bir sultana hadim olmuşam

Salihem sıdk ile şahım hizmetin kılmak da güç

 

 

20. Bölüm

 

Esir-i nefse kul oldun yeter gel bu nevadan geç

Bu ömrü kil-u kal ile çürüttün bu sivadan geç

Yediğin su ile toprak kamu giydiklerin nardır

Bu alem aşiyandır gel bırak berzah yuvadan geç

Gel ey sufi kıl insafı bırak gel Zeyd ile Amr’ı

Geçirme yok yere ömrü hased kibr-u riyadan geç

Yalancı nefse kul olma düşün bir mebde-i aslın

Bulup bir mursid-i kamil bütün bey’u sira’dan geç

Bulup Sami gibi şahı görürsün ulu dergahı

Olup her ilme agahı kamu ağ-u karadan geç

Cihanın yaz-u kışın gör ne etmiş Perver işin gör

Heman sen kendi işin gör misifirsin buradan geç

Heman ref idegör varlık hicabın sen dahi Salih

Görünsün sana vahdet afitabı maceradan geç

 

 

21. Bölüm

 

Giriftar-ı aceb sevda-yı aşk oldun mu sen Salih

İçip vahdet meyinin çur’asın kandın mı sen Salih

Heva-yı nefsine tabi olup gaflette mi kaldın

Firak-ı hasret ile sararıp soldun mu sen Salih

Eriştin mi bu alemde aceb bir himmet ehline

Kuru da’vayile ömrün geçirup kaldın mı sen Salih

Ömür sermayesini cümle kil-u kale sarf ettin

Kulub-ı arifan ile aceb doldun mu sen Salih

Bağırtlak gibi illerde gezip avare mi kaldın

Olup Ferhad bu benlik dağını deldin mi sen Salih

Biraz kutta-ı rahilerle ömrün zay’e mi verdin

Pir-i Sami gibi şahı varıp buldun mu sen Salih

Der’i asilerin daru’l-emanıdır bila-şübhe

Kılıp biat aceb sıdk ile kul oldun mu sen Salih

Riya ile olan amel seni nardan halas etmez

Aceb ismin gibi bilmem amel kıldın mı sen Salih

 

Yukarı Git ▲

 

22. Bölüm

 

Derunun derdini her yerde açma

Sabr eyle bu yolda olmagil ilhah

Gizle esrarını meydana saçma

Her yerde açılıp olma sen serrah

 

Rah-ı mustakimi bırakma elden

Evradı ezkarı terk etme dilden

Sıdk ile kulluk et can-u gönülden

Çok feth-i bab eyler Ol Gani Fettah

 

Bir tabib-i hazık Lokmana yürü

Can u ten derdine dermana yürü

Pir-i Sami gibi sultana yürü

O’dur kalbimizi eyleyen ıslah

 

Eğnime giymişem gam libasını

Murg-ves beklerem ten yuvasını

Salih’em çekerem aşk belasını

Ahir bu derd beni eylemez iflah

 

 

23. Bölüm

 

Cihan bağında gülşandır meşayih

O gülşan icre hubandır meşayih

Bular ilm-i ledun serverleridir

Güruh-ı ehl-i irfandır meşayih

Şeriat alimi hem amilidir

Kamusu kamil insandır meşayih

Bular hep enbiya varisleridir

Ulumu kesf-i Kur’an’dır meşayih

Bulardır fatih-i sırr-ı velayet

Derunu bahr-u ummandır meşayih

Bular rah-ı Muhammed’le giderler

Kelamı cümle bürhandır meşayih

Hilafet tahtıgahında oturup

Kamusu gizli sultandır meşayih

Pirimizdir Muhammed Şeyh-i Sami

Cemali nur-ı imandır meşayih

Kapısına gelenler olur irşad

Tabib-i aynı Lokmandır meşayih

Gönüller alemine hükm ederler

Acaib ruh-ı sultandır meşayih

Firakından bu Salih eyler ahı

Ziyar-ı azm-i pirandır meşayih

 

 

24. Bölüm

 

Seni hayvan iken insan eder şeyh

Gönüller şehrine mihman eder şeyh

İçirip bir kadeh aşkın meyinden

Geda iken seni sultan eder seyh

Münevver eyleyip kalbin sarayın

Derunun derdine derman eder şeyh

Olursun “men aref” sırrından agah

Seni katre iken umman eder şeyh

Haber verir hakikat illerinden

Sana çok tuhfeler ihsan eder şeyh

Sana söyler ledunniden meani

Hakikat ilm ile irfan eder şeyh

Olursun vahdetin sırrından agah

Seni bir noktada yeksan eder şeyh

Bulursun Pir-i Sami gibi şahı

Bir anda vasıl-ı canan eder şeyh

Olunca rabıta Salih pirine

Mugaylanlıkları gülşan eder şeyh

 

Yukarı Git ▲

 

25. Bölüm

 

El-meded ey Pir-i Sami Şah-ı huban el-meded

Pir-i Tagi hürmetine eyle ihsan el-meded

Benliğimiz berzahından nefsimiz eyle halas

Hürmetine ism-i azam Kaf-ı Kur’an el-meded

Aç basiret aynımız ferdaya salma sen bizi

Kıl terahhum çekmeyelim bend-i hüsran el-meded

Hem yüzün Sebu’l-Mesani “kenz-i vahdet” kalbiniz

Hafız-ı hıfz-ı emanet sensin ey can el-meded

Kabe insa-yı Halil’dir sendedir beyt-i Celil

Sensin Allah’ın delili ruh-ı sultan el-meded

Sen makam-ı kudsiden kurtarmağa geldin bizi

Ahdine kıl vefa derde derman el-meded

Nur-ı Ahmed’le boyandın hem dem-i isa ile

Vuslatınla bizleri kıl cümle şâdân el-meded

Cana canan can dahi canana kavusmak diler

Arada var “berzahun layebgıyani” el-meded

Pir-i Sami sayesinde çok muamma söylerem

Salih’i eylerse şahım ehl-i irfan el-meded

 

 

26. Bölüm

 

Bu cihan halkını seyran eyledim

Hep aşina buldum görmedim bir yad

Gezdim çar-köşeyi devran eyledim

Hep yerli yerince yaratmış üstad

Döner çarh-ı felek asla yorulmaz

Sani’in sun’una akıllar ermez

Arif olan bu dünyaya sarılmaz

Her kimi sevdiyse eyledi berbad

Çok Rüstem’ler çok sultanlar yer yedi

Çok hanları harab etti yürüdi

Tamu yedi sema yedi yer yedi

Bu meratib üzre olunmuş icad

Bilinmez alemin sırrı nihandır

Dört şahın hükmüyle döner cihandır

Arif olanlara özge seyrandır

Kamile her eşya olmuş bir evrad

Salih’em ben bu esrara ermedim

Bağ-ı vahdet güllerini dermedim

Çok meşayih devr eyledim görmedim

Pir-i Sami gibi bir sahib-i rşad

 

 

27. Bölüm

 

Nutk-ı pakindir efendim bana burhandan leziz

Zir-i hakindir efendim bana dermandan leziz

Yusuf-ı Kenan-ı hüsnün aklımı yağma eder

Dişlerin dürr-ü mücevher sohbetin candan leziz

Arifin her bir -kelamı bir mücevher kanıdır

Canlara verir hayatı ab-ı hayatdan leziz

Ehl-i nefsin sözleri akl-ı maasdan gelir

Ehl-i irfanın kelamı dürr-ü mercandan leziz

Aç basiret gözlerin bir bak cihana müddei

Var mıdır dünyada bir can kamil insandan leziz

Çok meşayih devr edip hergiz nazirin görmedim

Hazret-i şeyhim Muhammed Sami Sultandan leziz

Salih’em şeyhim Muhammed Pir-i Sami dir benim

Ol durur dünya ve mafiha bana candan leziz

 

 

28. Bölüm

 

Kapına varan olmaz mı telezzüz

Cemalin gören olmaz mı telezzüz

Sana ihlas ile salik olanlar

Senin aşkınla bulmaz mı telezzüz

Yürekden sıdk ile Allah diyenler

Derunu cümle dolmaz mı telezzüz

Huzurunda senin irşad olanlar

Kalıp hayretde kılmaz mı telezzüz

Girip dil şehrine kalbin derinde

Duran şeytanı sürmez mi telezzüz

Hakikat erleri vahdet yüzünden

Kamu eşyada görmez mi telezzüz

Bu can Yusuf’unun hüsnün görenler

Serin sevdaya salmaz mı telezzüz

Pirimiz Seyh-i Sami sohbetini

İşiten kalbe ermez mi telezzüz

Alanlar himmeti Salih pirinden

Dimağ-ı cana girmez mi telezzüz

 

Yukarı Git ▲

 

29. Bölüm

 

Gezeriz hayvan-ı natık misali

Eki u şurbdan gayrı ne karımız var

Kesret-i şevk içre çok laubali

Söylemeden gayri ne karımız var

 

Pir-i Sami kademinde turabız

Ne cah gözetiriz ne kamyabız

Kanaat-nişiniz ehl-i harabız

Alem-i ekvanda devranımız var

 

Bizlere tarife ne hacet gülü

Ezelden olmuşuz anın bülbülü

Her ırgalandıkca muyunun teli

Guna guna buy-u elvanımız var

 

İmtihan-ı yardır cevr ile sitem

Müsavidir bizde hem medh ile zem

Şiddet-i berzahdan bizlere ne gam

Pir-i Tagi gibi sultanımız var

 

Nefsim bana ram ol düşme teşvişe

Hep fasiddir bu kurduğun endişe

Sürüsün yedirmez kurt ile kuşa

Pir-i Sami gibi arslanımız var

 

Mezuniyyet almış aşk mektebinden

Doyulmaz şahımın hem sohbetinden

“Sırr-ı leben” zahir olur lebinden

Bi-fehim çok gafil insanımız var

 

Gönlüme nakş oldu hubb-ı cemali

Terk eyledim cümle hep kil-u kali

Dünya-perestlerin çok ise mali

Bizim de imam-ı zamanımız var

 

“Men aref” sırrına vakıf olmuşam

Nefsim ile hem Rabbimi bilmişem

Mutmainne kalasına girmişem

Gayrette bir metin hisarımız var

 

Himmet-i evliya bize yar iken

Şah-ı Nakşibendi ser-hünkar iken

Seyyid Taha Sıbgatullah var iken

“Kabe kavseyn”e dek seyranımız var

 

Gönderdi Sami’sin ol Pir-i Tagi

Erzincan şehrinde kurdu otağı

Sami’dir cihanın hem seb-cerağı

Bizim de ahd ile peymanımız var

 

Benlik berzahından azad olmuşuz

Her bir sohbetinden irşad olmuşuz

Böyle bir sultana evlad olmuşuz

Daha bundan büyük ne şanımız var

 

Gönül fehm edeli “la”dan “illa”yı

Mecnun-ves biz de bulduk Leyla’yı

Nur-ı cemalinde seyr et Mevla’yı

Bir ruh-ı musaffa mir’atımız var

 

Ateş-i aşkınla yandır Salih’i

Şarab-ı lebinle kandır Salih’i

Taklid’den tahkike döndür Salih’i

Afv eyle hizmette noksanımız var

 

 

30. Bölüm

 

Sıdkı ile salik olan illaya giderler

Azade olup vahdet-i kübraya giderler

Aldanma sakın katreye ummanı dilersen

Dil-beste olan cümlesi deryaya giderler

Hem damen-i şeyhi tutagör kalma yolundan

Ol zümre-i Sami kamu Mevla’ya giderler

Siba’i sıfat yok yere ömrünü geçirme

Hem kadre eren Leyle-i isra’ya giderler

Mülkün mu sanırsın aceba işbu cihanı

Tarik olanın cümlesi me’vaya giderler

Cem oldu vücudunda senin çar-ı anasır

Hep sonra gine geldiği araya giderler

Hep varlığını anlar alıp müflis olursun

Amal-i kabihin kamu şekvaya giderler

Arifler ayı görmeyicek savmını bozmaz

iftara olar nimet-i uzmaya giderler

Salih sözünü daima salihlere söyler

Anlar dahi Sami gibi bedraya giderler

 

Yukarı Git ▲

 

31. Bölüm

 

Ey nefha-i can bülbülü

Gizleme canan sendedir

Aratma gel ehl-i dili

Ol gül-i handan sendedir

 

Düştün anasır bendine

Aldandın anın fendine

Şehr-i hakikat semtine

Cezb ile devran sendedir

 

Emmare nefsin sözleri

Dönderdi Hak’dan yüzleri

Div-i recimden bizleri

Kurtar ki meydan sendedir

 

Rah-ı hakikat rehberi

Şah-ı velayet serveri

Kıl kamyab bu kemteri

Her türlü ihsan sendedir

 

Kesretten erip vahdete

Mir’at olupsun Hazrete

Bizi eriştir vuslata

Hem peyk-i Rahman sendedir

 

Bahru’l-hayatın abısın

Aşıkların mihrabısın

Şehr-i ulumun babısın

Esrar-ı bürhan sendedir

 

Kenzu’i-hakayık mahremi

Cemu’i meşayih ekremi

Bu kainatın efhamı

Mühr-i Süleyman sendedir

 

Yüzüne çekmişsin nikab

Kimden edersin ihticab

Ey mazhar-ı ali-cenab

Şems-i şebistan sendedir

 

Nutkun Mesiha’nın demi

Aşıkların olmaz gamı

Sun bizlere cam-ı Cem’i

Bu denlü atşan sendedir

 

Yoluna bu canım feda

Aşkın bana olsun gıda

Ey Sami-yi nur-ı Hüda

Derdime derman sendedir

 

Aşkına cümle pirlerin

Gönder hakikat şirlerin

Kahr et bu nefsim askerin

Emr ile ferman sendedir

 

Yukarı Git ▲

 

32. Bölüm

 

Hayat bahş eyle şahım bu derunum eylegil hüşyar

Hakikat tirin irgür murg-ı canı eylegil bidar

Hidayet afitabı ref edip kesret sehabını

Münevver eyle dil şehrin derunum eylegil gülzar

Saadet neyyiri sensin velakin bi-haber huffas

Basiret tutiyasın çek du çeşmim eylegil envar

Temevvuc eylemiş derya-yı vahdet hem derununda

Harab-ı varidatındır dehanından olur ezkar

Hitab-ı “kuntu kenz” in sırrına mahrem olan sensin

“Fe ahbebtu” senin sanındadır ey mazhar-ı didar

Siyamın vaslile açmak diler bu abd-i miskinin

Cemalin arz edip zülfün teline eylegil berdar

Nemidanende esrarın behayim-ves sıfat cana

Reha bulur bu duzahdan cemalin eyleyen zuvvar

Bi-hakk-ı Pir-i Tagi Seyyid-i sah-ı velayet hem

Eriştir vuslat-ı yara meded ey seyyidu’l-ebrar

Muinim melceim sensin gulamındır senin Salih

Diler kim saye-i Samide ol olsun ulul-ebsar

 

 

 

33. Bölüm

 

Bir Leylanın Mecnunuyam canan ilinin canıdır

Bir dilberin meftunuyam bu can anın kurbanıdır

“Sebu’l-Mesani”dir yüzü nutk-ı Mesiha’dır sözü

Nur-i Muhammed’dir özü ol nefha-i Rahmani’dir

Arş-ı muazzam başıdır hem “Kabe kavseyn” kaşıdır

Ol akl-ı evvel cuşudur “kun” emrinin fermanıdır

Aşıkların sevdasıdır ariflerin me’vasıdır

Salihlerin Leylasıdır kamillerin seyranıdır

Bahru’l-hayat peymanesi hem gevher-i dürdanesi

Şems-i Huda pervanesi cümle maadin kanıdır

Aşk u muhabbet hanesi alem anın divanesi

Hep cümle hüsnün anesi bir Yusuf-ı Kenan’idir

Gahi şecerden söyler ol gahi hacerden söyler ol

Gahi beşerden söyler ol bir mantık-ı bürhanidir

Cevlan eder bu arada bir pertev-i nur-i Huda

Şeyhim Muhammed Sami de ol dilber-i ruhanidir

Her kim ki tuttu destini soyundu varlık postunu

Buldu hakikat dostunu bildi bu dünya fanidir

Budur recası asinin göster yüzün leylasının

Salih daim Mevla’sının hem kulu hem kurbanıdır

 

Yukarı Git ▲

 

34. Bölüm

 

Gelin ey yar-ı sadıklar

Bu meydan-ı muhabbettir

Bütün cem olsun aşıklar

Bu meydan-ı muhabbettir

 

Pirimiz Sami Hazrettir

Gelin dergaha dervişler

Kılalım zevk u cünbüşler

Hüda’nındır kamu işler

Bu meydan-ı muhabbettir

 

Şefiimiz Muhammed’dir

Çalındı mahşerin Surı

Göründü Ahmed’in nun-i

Bezendi cümleten huri

Bu meydan-ı muhabbettir

Bu bir ıyd-ı meşerrettir

 

Kuralım halka-i zikri

Kamu bir edelim fikri

Kılalım hamd ile şükri

Bu meydan-ı muhabbettir

Tarik-i ehl-i iffettir

 

Teveccühe gelin ihvan

Kuruldu halka-i Rahman

Açıldı ravza-i rıdvan

Bu meydan-ı muhabbettir

Bu bir uzma-yı nimettir

 

Erişti Hazret-i Sami

İçirdi bizlere camı

Kamu mestetti ağlamı

Bu meydan-ı muhabbettir

Süluk ehline hayrettir

 

Erişti seyh-i memduhi

Şifa-yab etti mecruhi

Beraber evliya ruhi

Bu meydan-ı muhabbettir

Kamusu ehl-i vahdettir

 

Erişti Sidre’den canan

Bilesince kamu gılman

Dayansın işbu Erzincan

Bu meydan-ı muhabbettir

Temaşagah-ı hikmettir

 

Erişti Hazret-i Tagi

Dağıttı iesker-i zagi

Kurup dergaha otağı

Bu meydan-ı muhabbettir

Du çeşmi nur-ı Ahmed’dir

 

Hakikat şemsi rahıdır

Veliler cilvegahıdır

Füyuzatı İlahidir

Bu meydan-ı muhabbettir

Dahi sırr-ı nübüvvettir

 

Menem Salih seci’ane

Girip aşk ile meydane

Getirdim koçu kurbane

Bu meydan-ı muhabbettir

Şarab-ı aşk-ı Hazrettir

(Devamını da eklemeye çalışacağız inşaallah…)