Elest Bezmi


 

Elest bezminde Allah’a verdiğimiz -kalu bela- cevabını bu dünyada unutmamızın hikmeti nedir?

 

       Peygamberlerin, Allah erlerinin ve derece ve cevherlerine göre iyi ve kötü davranıştaki sıradan insanların durumu, kâfir ülkelerinden İslâm ülkelerine getirilen kölelerin hâli gibidir. Kimi beş, kimi on, kimi de on beş yaşındaki o köleleri satarlar. Çok küçük yaşta getirilen, uzun yıllar müslümanlar arasında eğitilen ve yaşlanan o kişiler doğduğu ülkeyi tamamen unutur. Zihinlerinden o ülkeyle ilgili her türlü iz kaybolur. Biraz ileri yaşta olanlar, kendi ülkesinden bazı izleri hatırlar. Daha da ileri yaşta olanların ise zihninde, ülkesinin izleri olduğu gibi durur.

       İşte aynen bunun gibi ruhlar da bir zamanlar Allah’ın huzurundaydılar.

       “Ben sizin Rabbiniz değil miyim? Elbette! diye cevap verdiler.” (A’raf, 7/172)

       Anlayış ve olgunluk açısından bu dünyaya çocuk olarak gönderilenler önceki hâllerini hatırlamaz ve o ilâhî sözü duyunca yabancılık hissederler. Perdelenmiş ve kâfirlik ve sapıklığa batmış olanların niteliği işte böyledir.

       O ilk sözü az çok hatırlayanlar da vardır. Onlarda o ilâhî söze doğru bir şevk ve heyecan gözlenir. Bunlar inananlardır.

       Bir de o ilâhî sözü duyar duymaz kendilerinde o ilk ruh hâlinin hemen canlandığı kimseler vardır. Onların önünden perdeler kalkar ve kendilerini birden Yüce Allah’ın huzurunda hissederler. Bunlar da peygamberler ile velilerdir.

 

     

Mevlana Celaleddin-i Rumi – Fihi Ma Fih